![]() |
Öncelikle herkese kendimi tanıtmak istiyorum. İsmim Kartal…
Ben doğuştan gelen özelliklerim nedeniyle, çok uzun yıllar öncesinden Beşiktaş taraftarlarınca bu büyük kulüple özdeşleştirilmiş bir varlığım. Ben bir insan değilim ama keskin gözlerimle bir insanoğlunun göremeyeceği şeyleri görür ve kavrarım. Kulübe üye değilim çünkü ben bu kulübün kendisiyim. Diyeceksiniz ki bir hayvan yazı yazabilir mi?.. Evet yazabilir çünkü ben sıradan bir Kartal değilim. Pençelerim kadar kalemim de keskindir. Beşiktaş’ta kapalı kapılar arkasında neler olup bitiyor artık benden öğrenebileceksiniz. Sizleri pençemden geldiği kadar hiç kimsenin bilmediği konularda aydınlatmaya çalışacağım. İlginize şimdiden teşekkür ederek http://serdarsaridag.blogspot.com isimli internet adresindeki ilk yazıma, takımda yaşanan yabancı krizini ele alarak başlıyorum.
Beşiktaş’ı bekleyen tehlike?
Geçenlerde şöyle bir İstanbul semalarında süzülerek hem çevreyi bir kolaçan edip hem de güzel manzaranın tadını çıkarmak için heybetli kanatlarımı çırpmaya başladım. Temmuz sıcağında hava çok sıcak ve nemli ama bu beni pek de ilgilendirmiyor, çünkü yukarısı püfür püfür.
Serin havanın tadını çıkararak gel keyfim gel derken aklıma bizim takım geldi. Ümraniye’deki tesislere kuş uçumu üç dört dakikalık mesafedeydim zaten. Birinci köprüde yoğun trafik olduğu için hemen ikinci köprü üzerinden Anadolu yakasına uçtum. Tesislerin üzerine vardığımda bizim topçular birazdan başlayacak antrenman için son hazırlıklarını yapıyordu. Gözlerim keskin ama aşağıda konuşanları net duyabilmek için tesislerin çatısına doğru pikemi yaparak uygun bir yere kondum.
Konmaz olaydım!...
Vah ki vah!...
Kendi kendime “Yav nolmuş bizim yabancılara böyle?... Suratlarından düşen bin parça… Bizim yeni çocuk Quaresma hariç diğerleri neden böyle mutsuz anlamış değilim” dedim.
Kartal’ım ya, tuttuğumu koparırım. Merak edip ufak bir araştırma yaptım ki, bizim Beşiktaş’ı eğer önlem alınmazsa gerçekten de tehlikeli günler bekliyor.
Sevgili Başkan Yıldırım Demirören, bu sezon güzel işler yapıyor yapmasına da, şu gönderilecek yabancıları bir an önce belirlemesi lazım. Bu iş uzadıkça takım zarar görüyor. Hatırlayın geçen yaz yapılan transferler nedeniyle futbolcular tesislerde sadece para konuşuyordu, bu nedenle bazı oyuncular yönetime ve Mustafa Denizli’ye küsmüştü. Eğer o zamanlar önlemi alınsaydı, adım gibi eminim ki ligi dördüncü bitirmezdik. Hadi o gün olmadı bari şimdi ipleri sıkı tutun. Küskün yabancılarla UEFA Avrupa Ligi’ne girebilir miyiz bilemem. Tamam Tello’yu gönderdiniz. Eee gerisi nerde. Bitirin bu işi bir an önce. Yabancı futbolcular birbirlerine “Sen mi gidiyorsun yoksa ben mi?” diye soruyor.
Şaka gibi valla
Takım, takım değil Küskün Yabancılar Derneği sanki.
Yönetim ceza kesiyor!
Hani camiadan sızan haberler vardır ya, ben de camiadan olduğum için şimdi size sızdırma bir haber veriyorum.
Herkesin bildiği gibi Tello, Eskişehirspor ile anlaştı. Basında Ferrari'nin de ismi yazılıyor. Bizim İtalyan’ın yanı sıra Delgado ve Zapotocny’nin de isimleri gönderilecekler arasında.
Her şey buraya kadar güzel fakat bir nokta dikkatimi çekti.
Tello, Ferrari, Delgado ve Zapotocny.
Sırasıyla masaya yatıralım.
Tello, geçen yaz Ferrari, Nihat ve Nobre’ye ödenen paraları duyunca soluğu yönetimin kapısında aldı. “Ben de isterim” dedi. Başkan Yıldırım Demirören, bu çıkışa çok sinirlenerek “Sen topunu oyna gerisini merak etme” dedi. Malum geçen sene Şilili takıma pek bir şey veremedi. Bugün o Tello Eskişehirspor’da.
Ferrari, ilk geldiğinde pek göz doldurmasa da sonradan oynadığı futbolla alkışı hak etti. Fakat yüzünden geçirdiği operasyonun ardından her şey tersine dönmüştü. Bu futbolcunun özel hayatı hem teknik heyetin hem de yönetimin tepkisini çekmişti. Üstelik sağda solda “Mustafa hoca bizi çalıştırmıyor” dedikoduları, Denizli’nin de kulağına gelmişti ve hoca kararını yönetime bildirdi: Ferrari’yi satın. Bugün o Ferrari topun ağzında.
Delgado, büyük umutlarla transfer edildi. Karın kaslarındaki sakatlık onun futbol oynamasına engel oluyordu. Ameliyat olmaya karar verdi ama aynı kararı Beşiktaş sağlık heyeti vermedi. Yönetim ile ameliyat tarihi konusunda tartıştı. Söz verdiği tarihte sahalara dönemedi. Bir senelik parasını da aldı. Maddi ve manevi konularda yönetime güvenmedi. Bugün o Delgado’nun, Beşiktaş’taki geleceği belirsiz.
Zapotocny, Ertuğrul Sağlam döneminde takıma kazandırıldı. Metalist Kharkiv maçındaki performansıyla yerden yere vuruldu. Bursaspor’a kiralandı ama yönetimin istediğini yapmayarak İnönü’deki Beşiktaş – Bursa maçında forma giyerek galibiyet golünü attı. Çok önemli üç puanımız bu golle gitti. Golü attığı için değil ama yönetimin önerdiği şartları kabul etmediği için o Zapotocny de yolcudur Abbas gibi.